24 Ağustos 2007 Cuma

Nazlı'm...


Nazlım benim. Gözleri baldan tatlı arım benim. Gidiyorum işte. Yine yol gözüktü bu seferiye. Bu sefer uzun soluklu bu gidiş. Bu sefer her zamankinden daha uzun sürecek bu ayrılık. Bu yollar nereye götürür yolcuyu,neler sunar önüne bilinmez. Tek bildiğim gitme zamanımın geldiği. Gün doğarken bu şehire ben terkederim bu şehri. El sallamadan sana Nazlı'm. Gözlerinde ki yaş duellolarını görmek istemem. Ağlama bu yüzden. Bu son bir veda değil. Bu bir terkediş değil. Bu sadece bir gidiş. Sen tatil de ben uzaklaşmak.
Geleceğim bekle beni Nazlı'm. Belki değişir gelirim. Belki değişmeden gelirim. Belki bir çizik daha eklerim gözlerimin kenarına. Belki bir tebessüm kondururum yüzüme çocukluğumda ki misket oyunlarından kalma. Ama dönerim.
Olurda dönemezsem Nazlı'm üzülüp ağlamayasın. Gözlerine yakışmaz yaşlar. Gülerek bakasın bir sonraki gün doğumuna. Hüzünlenesin,gün batımında. Dudaklarında olmasam da Nazlı'm,yüreğinde olduğumu biliyorum ya. Cehennem bile serin gelir bana.
Nazlı'm. Deniz gözlüm. Gün batımı kokulum. Şimdilik hoşçakal...


Kalem arkası: Yazılarıma bir süre ara veriyorum. Yollar beni bekler... Yani hikayeler,yeni yansımalar. Yolumuz karanlık,ay aydınlatır karanlığımızı. Yarar bıçak misali karanlığı. Kalın sağlıcakla ay ışığının duruluğunda...