18 Şubat 2008 Pazartesi

14 Şubat Hatırası...

Ankara-Samsun otobüs şöforunun resmidir

Sevdiğim söylenmez bu 14 Şubat gününü. Ama bir hatıram vardır o güne dair... Hani vardır ya yer eden anılar belleklerde. Yıllar geçer, üzeri tozlanır ama eskimez. Hep aynı tadında kalır.

13 Şubat Akşamıdır:

-Alo bir tanem naber?
+İyidir oturuyor televizyon izliyorum. Seni sormalı?
-Bende *** ile gezdim biraz. Şimdi eve geldim...
+Gez bakalım hiç beni düşünme...
-Yok, canım düşünmez olur muyum? Neden aradım bak seni, yarın 14 Şubat bir şeyler yapalım mı?
+Yapalım da ne yapalım?
-Benim aklımda bir plan var.
+Neymiş o?
-Düşündüm de ikimizde deniz insanıyız. Güzel bir balık lokantası varmış Söğütözü'nde oraya gidelim. Olmaz mı?
+Olur...

Telefon kapanır. Zaten mevcutta telefon vardır. Yüzde bir gülümseme... İyi geçecek iyi... Hem de çok iyi... Düşünceleriyle bir uyku bastırır. Gözler uykulu, yürekte bir heyecan... Uyunmaz uyunamaz...

14 Şubat Sabah:

-Hay zıkkım telefon nereye yazmıştım ben bunu? Ulan bir kere de kaybetmesem olmaz mı şunu? Hah buldum en sonunda... Alo *** Lokantası mı?
+Evet, buyurun nasıl yardımcı olabiliriz?
-Ben bu akşam iki kişilik bir masa istiyorum.
+Kaç gibi?
-20:00 uygundur.
+Başka bir isteğiniz var mı?
-Var. Ben adımı verdim zaten size. Size o adla kendi çiçekçimden bir demet gül yollayacağım. Onu da eğer biz geldikten sonra getirebilirseniz masaya güzel olur. Yani en azından oturur oturmaz değil de, hani içkilerimiz geldikten sonra. Mümkün müdür böyle bir uygulama?
+Tabi ki efendim. Ben buraya notu alıyorum. İstediğiniz gibi garson arkadaşlar getirir.
-Teşekkür ederim. İyi günler diliyorum.
+İyi günler efendim...

Ne zor zanaat arkadaş bu plan program işi... Zaten huyda mükemmeliyetçilik var. Paranoyak oldum bir masa ayarlayacağım diye. Allah'tan kazasız belasız bu işi de hallettik. Sabahın köründe adamlarda şaşırdı ne oluyor böyle diye. Aman şaşırsınlar. Kırk yılın başı bir 14 Şubat olayı yapacağız. O da tam olsun. Hem yakışır hani... Neyse şu uykuma geri döneyim. Biraz kestirdikten sonra ararım, olmadı öyle derim. Akşamda sürpriz olur. Güzel olacak güzel... Hem de çok güzel olacak...

14 Şubat Öğlen:

-Efendim?
+Alo aşkım napıyorsun uyuyor muydun?
-Yok, öyle kestiriyordum azıcık.
+Ya bir tanem sana bir haberim var.
-Hayırdır inşallah?
+Pek hayır değil ya, bizim *** var ya o kaza yaptı...
-Ne kazası yahu?
+Ya buzda kayıp düştü.
-Eee...
+Hasta haneye getirdik. Dirseği kırılmış.
-Haydaa hangi hasta hane?
+İşte sizin hasta hane... Acildeyiz şimdi.
-Tamam, bir tanem geliyorum.

Hay aksi şeytan... Hay aksi şeytan... Hay ben böyle buzun, belediyenin... Ulan tam bir plan yaptık, ona da bir engel çıkmasa bari...

-Doktorla konuştum bir tanem.
+Ne dedi?
-Durumu iyi de uzun bir süre fizik tedavi görecekmiş. Buna da şükür.
+İyi ya gerisi mühim değil.
-Akşam da iptal oldu desene.
+Ha o iş ne oldu? Yeri ayarlamış mıydın?
-Yok, daha aramamıştım Allah'tan.
+İyi bari.
-Tam bir kutlama yapalım dedik, başımıza gelene bak.
+Valla doğru söylüyorsun. Artık bize bir 14 Şubat borçlu.
-O iyi olsun da bırak borcu morcu. Şimdi siz gidiyorsunuz galiba onunla.
+Evet.
-Tamam, o zaman bende eve geçeyim. Tekrar görüşürüz.
+Tamam, bir tanem...


......


-Alo *** Lokantası mı? Ben ****.
+Buyurun efendim.
-Ben size sabah bir masa ayırtmıştım ya, ufak bir sağlık sorunundan dolayı iptal etmek zorundayım. Onu bildirmek istedim.
+Tamam efendim. Geçmiş olsun.
-Sağ olun...

Geçmiş oldu zaten. Hani olan oldu. Şansa bak ya. Bu kadar plan programdan sonra... Yuh yani. Şans mı buz mu belediye mi... Hangisine küfretsem bilemiyorum... Neyse eve gidelim. Bari şu çiçeği alalım. Akşam görüşürüz nasıl olsa...

14 Şubat Akşamı:

-Efendim?
+Nasılsın aşkım?
-İyidir bir tanem oturuyor boş gözlerle tv'na bakıyorum. Geldin mi eve?
+Geldim canım.
-Nasıl oldu?
+İyi oldu da, bizimkisi biraz fazla nazlıdır. Bıktırdı azıcık.
-Eh olur o kadar...
+Yok, bu cidden nazlıdır. 3 saatte bezdirdi… Neyse. Sen evde tv mu seyrediyorsun?
-Evet, bir tanem...
+Eee o zaman gelsene bana. En azından şu 14 Şubat’ımızdan kalan günü kutlarız.
-Tamam, bir tanem... Bir isteğin var mı gelirken?
+Yok, sen gel yeter.
-Tamam, canım görüşürüz o zaman. Öptüm.
+Bende öptüm.

14 Şubat onca plana rağmen olmadı istediğim gibi. Belki gözlerine bakarak yudumlayamadım içkimi. Ama gözlerinde yudumladım aşkın şarabını o gece. Belki yiyemedim balığımı. Ama lokma lokma yuttum sevdanın tatlısını. Ve sarhoş oldum. Aşkıyla… Ve doyamadım. Sevdasına… Ve sarılıp yatarken yanında, düşlerimin gerçekleştiğini hayal ettim. Çünkü bir düştü. Bir hayaldi. Aşk sarhoşluğuyla görülen bir rüyaydı. Ama kollarımın arasında uyurken gerçek olduğunu bildiğim bir rüya. Bir hayal… Ama gerçekleşebilen bir hayal…

Seneler önceki bir hatıra. Anılarda fotoğrafları kalan…

Daha yeni bir telefon konuşmasıdır:

+Vay babacan ne haber gittin mi Ankara’ya?
-Gittim.
+Hava nasıl oralarda?
-Ne bileyim ben…
+Nasıl bilmezsin oğlum, Ankara’da değil misin sen?
-Değilim.
+Neredesin peki?
-Ordu’dayım…
+Ne işin var lan? Hani Ankara’ya gidecektin?
-Gittim zaten. Hazır gelmişken yolumun üstü buraya da geldim.
+Var ya altına araba vermeye gelmiyor senin. Bir de yol üstü demez mi?
-Sayılır…
+Eee niye gittin ki şimdi oraya?
-Eş dost ziyaretine…
+Bırak bu ayakları sen bu yalanlarla valideyi kandır. Doğruyu söyle O’nu görmeye mi gittin yoksa?
-Nasılda tanıyorsun beni…
+Eee görüştün mü?
-Yok, aramadım bile.
+Arasana o kadar yol yapmışsın.
-Bir kez aradım onda da açmadı, zaten burada olduğundan da şüpheliyim de, geleyim gezeyim dedim.
+Olsun sen yine de ara. Şansını dene. Senin memlekette ne yenir diye sormak için aradım dersin.
-Yok, ben almayayım. Cesaretimde yok heyecanlanıyorum da…
+S*çırttırma heyecanına da cesaretine de. Ara işte. Hem bak bugün 14 Şubat. Güzel olur.
-Bakarız.
+Bakarız deme ara!
-Tamam tamam. Hadi kapatıyorum elim ayağım dondu.
+Ara oğlum ara. Tamam, hadi dikkat et kendine. Dikkatli sür. Bak aramayı da unutma, sallama…
-Tamam tamam. Sende kendine iyi bak. Görüşürüz.
+Görüşürüz.

O telefon hiç çevrilmedi o gün…





Kalem arkası: En güzel Şubat'ıma... En güzel 14'üme... Ve en güzel 14 Şubat'ıma... Hatıralarıma,hatırama,hatrımda kalana en güzel güne... Sahibine ve Sahibesine...