8 Nisan 2008 Salı

Bakkal Amca...

Hüzün dökülüyor gözlerimden,yanlış anlamayın dostlar bunlar yaş değil.Bunlar yüreğimden kopan hüzünler. Hani sizinde başınıza gelmiştir. Gelmiştir değil mi? Hani çok istemişsinizdir olmamıştır. Hani çocukken bakkal amcadan alırdınız ya şeker,hani çıkışmazdı ya paranız. Hani üzülerek koyardınız ya şekeri yerine. Çıkışmadı para,kaldı şeker.

Öyle işte. Ama sevda çıkışmadı bende. Heybemde o kadar sevda yokmuş. Sevdiğimin beni sevmesini sağlayacak kadar sevdam yokmuş demek ki. Alamadım işte o şekeri... Bakkal amca yazmadı veresiye... Ev bi koşu uzaktaydı be bakkal amca,ne olurdu versen o şekeri bana? Sen çocuk olmadın mı bakkal amca? Senin canın çekmedi mi şeker bakkal amca? Vereydin ya o şekeri bakkal amca...

Sevdam çıkışmadı. Eksik kaldı heybemde. Hani beni sevmesine yetecek kadar değildi. Hani benim sevdam değerli dolarlar gibi değildi. Benim sevdam çaputa sarılmış kuruşlardı. Ortası delik liralardı. Ama sen bilmezsin ya,onlar maddiyatta değil,maneviyatta güçlüydü. Ama maneviyatta alışveriş mi olur? Olsa bakkal amca vermez miydi şekeri? Yırtık çaput benzeriydi sevdam,uzaktan yırtık çaput,yakından ipek kaftan parçası... Altın işlemeli... Ama yok görünüş dendi... İlla ki yetmeli dendi...

Sen hiç mi sevmedin be bakkal amca? Sattığın peyniri ya da yumurtayı? Sevmediysen nasıl bakkal amca oldun?

Bakkal amca be,ver şu şekeri... Altı üstü eksik 5 kuruş... 5 kuruşlukta mı değerim yok bakkal amca? Yapmaz mı ciğerim 5 kuruş? Yalan mı söyledim sevdiğim sana? Niye inanmazsın bakkal amca bana? Ev şurası,alıp geleyim... Yok olmaz dedin... Vermedin şekeri... Vermedin yüreğini...


Ev şurasıydı bakkal amca... Ben bir koşu alıp gelirdim 5 kuruşu... Yüreğim şurasıydı be sevdiğim... Bir koşu.......