12 Nisan 2008 Cumartesi

Madem Öyle...

O halde hoşçakal... Anlamsız gidişinle nedenleri de yanında götürüyorsun bu sefer. Sanki düşman gibi,sanki yaşanmamış gibi... Anlamsız ve de gereksiz...
Üzgünüm hep dediğimi diyeceğim işte... Kelimelerime tekrarlar yaptıracağım. Hep duyduğun ama hiç umursamadığın şeyler yazılacak tekrar ve de tekrar... Üzgünüm sevgilim,sen beni hiç umursamadın. Halbu ki ne sevda taşırdım sana kuşlardan küçük yüreğimin üstünde. Ne yalan vardı içinde ne dolan. Ne de bırakıp gidebilecek kadar cesaret. Saf ve temiz. Tıpkı ilk aşklarda olduğu gibi. Sadece sevgi vardı küçük kalbimde. Sevdasında büyüyen kalbimde. Bir sevda türküsü gibiydi,hiç bitmemeceye radyoda çalan. Bir çiçekti karların arasında açan. Ama gidişinle hepsi bir anda bitti. O çiçek açamadı... Radyoda hiç çalmadı. Ama yine de,yine de dudaklarımda bir mırıltı oldu,o türkü. Ben hep söyledim. Sensizken de senleyken de... Hiç bıkmadan sürekli söyledim. Ve o çiçeğin başını bekledim belki açar diye... Ama o hiç açmadı...
Şimdiye kadar ile devam ediyorum cümlelerime... Şimdiye kadar sevgili,sevildin sevilmedin,sevilmedin sevdin... Ama şimdiye kadar hiç çok sevildin mi? Sen olduğun için hiç sevildin mi delicesine? Ama gerçekten... Hiç aldatılmadan... Hiç aldatmadan çok sevildin mi sevgili? Ya da bugün varsın yarın yoksan yoksun denmeden sevildin mi sevgili? Sevildin... Sevildin ama hiç bir zaman umursamadın... Seni seviyorum'u bile umursamadın ama çok sevildin...
Hiç bir zaman anlamadın ne beni... Ne de sana karşı sevgimi... Ve sen şimdi gitmek istiyorsun...
Sanki hep yanımdaymışsın gibi...
Şimdi gidesin var...
Madem öyle...
Hoşçakal...
Unutma ki...

Di en es mi corizone...