15 Ocak 2008 Salı

Kar...

Yine kar yağmış. Yine hava buz gibi. Lanet okuyor içinden sessizce. Camda nefesinin buğusu donuyor. Kalorifer peteğinin ısısında yarı uykulu gözlerle bakıyor şehre. Uzaktan bir ambulans geçiyor. Belki de polis otosu. Bir türlü seçemiyor. Yanıp sönen ışığı donuyor. Nefesinin buğusu donuyor camın önünde. Arkasında yatıyor çıplak bir kadın bedeni. Tam yanında ki komidinde duruyor geceden kalma sigara paketi. Ve dolmaya yüz tutmuş kül tablası. Üst üste yakmış yine sigarasını. Uzanıyor o çıplak bedenin üzerinden ona dokunmadan sigarasına ve sigarasının ortağı kül tablasına. Yine camın önünde dikeliyor. Kibritini çakıyor. Kibrit donuyor. Sigarasından bir nefeste dolduruyor kibritin ateşini. Önce söner gibi olup ardından bir alev tufanı gibi sarıyor sigarasının ucunu. Ciğerlerine dolduruyor gümüş gri dumanı. Dalıyor uzaklardaki ambulans benzeri polis otosuna gözleri. Polis otosu benzeri ambulansa. Lapa lapa kar yağıyor. Kombisi yeniden çalışıyor. Ateşliyor o da ciğerine doldurduğu gazı. Yatağın ayak ucundan geçiyor sessizce. Yataktaki beden kıpırdanıyor azıcık. Uyandırdığını sanıyor. Beden dönüyor sağdan sola. İçeriye geçiyor. Daktilosunda yazmaktan sıkıldığı bir yazı. Daktilonun önünde bir cam. Dışarda lapa lapa kar yağmakta. Daktilo donuyor. Masa lambasını açıyor. Karanlığa bir nebze ışık olsun diye. Işık soğuktan titriyor. Neler yazdığına bakıyor. Göz gezdiriyor neler anlattığına. Zamanı az kalmış. Ama sayfası çok kalmış. Işıkta titriyor. Isınıncaya kadar titrer artık diyor içinden. İçinde ölüm karanlığı. Aydınlatmaya güneşin yetmediği...
Dışarda lapa lapa kar yağıyor. Şehir sessiz. Sehir suskun. Camda nefesinin buğusu donuyor. Yatakta çıplak bir beden. Işık titriyor,odayı aydınlatan ışık. İçinde ölüm karanlığı...