20 Ocak 2008 Pazar

Moromu...

Hava soğuk. Dallardaki kuşlar üşür. Toprak üşür. Çakmak çakmaz soğuktan. Hava soğuk. Elleri üşütür. Bir cigara yanar dünyanın kederine. Bir nefes dolar soğuk havayla zehri çeker cigerler içlerine. Eller üşür. Kar başlar hafiften. Soğuk yetmezmiş gibisine. Duman dalga dalga dalgalanır havada. Gözleri balkondan izler şehrin üzerine yağan karları. Soğuğu. Karanlığı. Dalar gider kül düşer ak yüzlü kar tanelerinin yerde birleşmiş yığıntısına. Erirler. Ama birlikten kuvvet doğar. Dondururlar külü. Külde artık onlardan. Yağan kar gri yüze çalar rengini. Bir dem vurur hayata bir keder çalar uzaklardan. Gözleri geliverir karanlık şehre aydınlık niyetine. Karanlıkta parlar ona bakışı. Ne de güzel bakardı der. Durgun belki,saklı geçmişi belki de. Belki de hüznü. Nefes ardı nefes doldurur ciğerlerine soğuk şehirdeki zehrini. Elleri donar.
Yüreği yanar. Elleri donar. Aynalarda kırık yüzü. Kederli. Gülen. Ağlayan. Duyguları karma karışık. Uzun zaman oldu duyguları donmadı. Bu şehir dondu. Donmayan yüreği oldu. Tanrım bu bir nimet mi yoksa bir ceza mı? Aynada kırık yüzü... Sigarası yaktı donuk ellerini. Çakan çakmak tekrar ikinci seferde yandı. Hava soğuk dondu ateş. Yağan kar mı yoksa hüzün mü? Bu şehri bu kadar karanlık ne yapabilirdi? Tanrım cevap ver. Alan da veren de sensin. Aydınlıklar senin eserin karanlıklar. Güldü düşüncelerine. Cevapmış dedi içinin en ücra köşesinden. Peh! O bizi çoktan unuttu...
Lapa lapa yağdı kar. Hafif bir hışırtı. İçeriden bir müzik sesi. "Moromu..." Bilmese de Yunanca severdi bu dili. Tek bildiği Moromu bebeğim demekti. Bir de nakaratını biliyordu. Cigarasına su düştü. Garipsedi çünkü kuytu köşedeydi. Kar da gelmezdi yağmur da. Aynada kırık yüzü. Gözlerinden damla yaşlar süzülüyordu. Sigarası son deminde. Bir nefes daha çekti içine zehirden... Hayat dedi sessizce... Müzik devam etti... Birisi bitti diğeri çaldı...

Special thanks for photo;
Photographer: Soalone

Photo name: Bekleyiş
Photo edited by Nightologist